Reklamı Geç
batı
Elazığ
24 Kasım, 2024, Pazar
  • DOLAR
    33.55
  • EURO
    37.03
  • ALTIN
    2667.4
  • BIST
    9941.56
  • BTC
    61215.93$

7. SANAT SİNEMA

7. SANAT SİNEMA
7.Sanat Sinema haber dizimizin ilk bölümünde sinemadan önce dünyadan bahsetmiştik. Dizimizin bu bölümde ise sinemanın doğuşundan önceki icatları ele aldık.

     İlk ortaya çıktığında, içinde bulunulan çağa adını verebilecek kadar büyük değerde bir icat olan ve Latince hareket anlamına gelen "kinema" sözcüğünden türeyen sinemanın mucidinin kim olduğu çok tartışılan bir konudur. Her ne kadar sinemanın doğuşu Lumiere Kardeşler'e atfedilse de sinema, birçok çalışmaların sonucu meydana gelen çeşitli alanlardaki değişik buluşların toplamıdır denilebilir. Sinematograf icat edilinceye kadar bu alanda yapılmış olan birçok araştırma ve buluşlar ancak meraklı birer fizik denemesiydi; yapılan aletler de birtakım oyuncaklardan başka birşey değildi ve şunu belirtelim ki, başlangıçtaki bu araştırmalar sinematograf yapılmasını hedeflememişti. 
     Bunlardan en önemlileri, birbirinden ayrı olarak hareketin aşamalarını tesbit eden ve resimlerin seri hâlinde görülmesini sağlayan bir aygıttır (1826). "Phenakistoscope" adlı bu aygıtta, bir disk üzerindeki özel deliklere para ile yerleştirilen resimler, bu diski çeviren şaltın eksenine monte edilen başka bir diskte oluşturulan deliklerden seyrediliyordu. O zaman henüz fotoğraf icad edilmediğinden, bu iş için ancak el ile çizilen resimler kullanılmaktaydı. Fotoğraf daha önceden icad edilmiş olsa bile henüz yaygınlaşmamıştı ve çekilen fotoğraflar bu aygıtta kullanılmaya pek elverişli değildi.
     Emile Reynaud adındaki Fransız bilim adamı, bunu biraz daha geliştirerek "praksinoskop" adını verdiği aygıtı icat etti (1877). Bu aygıtta, ortadaki silindirde bulunan yarıkların yerini küçük aynalar almıştı. Resimler dış silindirde aynalara karşı yerleştiriliyor ve cihaz çalıştırıldığı zaman şekiller bir aynadan diğerine akıyormuş gibi görünüyordu. Reynaud, bu aygıt üzerinde çalışmaya devam etti ve 1892'de “Theatre Optique” (Optik Tiyatro) adını verdiği bir salon açtı. Burada kendi çizdiği resimlerin yüzlercesini birleştirerek 15–20 dakika uzunluğunda konulu filmleri halka sunmaya başladı. Bu gösteriler sinematografın yayılmaya başladığı 1900'lü yıllara kadar devam etti.
      Bununla birlikte, Avrupa'nın birçok yerinde "görüntü" sanayisi üzerine çalışmalar devam ediyordu. Thomas Alva Edison fonograf üzerindeki çalışmaları bitmek üzereyken, fonografın kulak için yaptığını göz için yapmayı düşündü. Edison, önce bir silindirin üzerine bir sıra küçük resimler dizdi. Silindir döndürülürken, makinenin bir yanına konmuş olan bir büyüteçten bu resimlere bakılıyordu. Fakat o dönemde kullanılan fotoğraf filmlerinin yapısal özelliklerinden dolayı bu çalışma tam anlamıyla başarılı olmadı (1887).Edison araştırmalarına devam ettiği sırada, George Eastman mitoselüz esasına dayanan fotoğraf camları yerine, selüloit kayıt ortamlı esnek fotoğraf filmleri yapmayı başardı (1889). Eastman'ın bu buluşu, sinema tarihi açısından çok önemliydi çünkü bu filmler olmadan sinemanın ortaya çıkması düşünülemezdi. Edison bu filmlerden yararlanarak, önce seri fotoğraflar çeken "kinetograph" adında bir alıcı makine; sonra da çekilen seri hâlindeki fotoğrafları göstermek için "kinetoscape" adı verdiği başka bir aygıt yaptı (1890).

Kinetoskop (Kinotescape) 

Kinetoskopu basit bir şekilde tanımlamak gerekirse, bir yanında bir mercek bulunan bir kutu vardır. Bu kutunun içinde, merceğin önünden filmler geçirilir. Filmin arkasında da bir ışık yanar. İlk makineler saniyede 48 resim geçirirdi. Ancak, kinetoskop tam bir “gösterici" değildi. Yansıtılan resimler sadece bir seyircinin bakabildiği özel bir izleme aygıtından izlenebiliyordu.

İlk Film Kamerası

     Edison'un çalışmalarının sonucunda elde ettiği en önemli başarısı, üzerine çok kısa aralıklarla fotoğraf çekilebilen bir fotoğraf filmi kullanmasıdır. Bunu başarabilmesinde en önemli pay sahibi de selüloit kayıt ortamlı fotoğraf filmlerini bulan George Eastman'dir. 1894 yılının Nisan ayında Broadway'de ilk defa bir kinetoskop salonu açıldı. Bir makinede sadece bir kişi film izleyebildiği için, bu salona yan yana birçok kinetoskop makineleri yerleştirildi ve para ile halka film gösterilmeye başlandı. Aynı yılın sonlarına doğru Edison'un yaptığı bu makineler satışa sunuldu ve birçok Avrupa ülkesine de ihraç edildi. Avrupa’da da benzer cihazlar üretildi. Tiyatro ve edebiyatın katkısından zaten önceki bölümümüzde bahsetmiştik. 1895 yılı ise sinemanın doğum yılı olacaktı.

Kaynak: T.C. Milli Eğitim Bakanlığı-Radyo-Televizyon-Sinemanın Doğuşu 213GIM136 Ankara, (2011).

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 1
    SEVDİM
  • 2
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!